Cari açık, sermaye hareketleri, ödemeler dengesi ve net hata noksan gibi kavramlar çoğumuzun 3-4 ayda bir açıklanan DİE istatistikleri’nde gördüğü ve gazetelerin ekonomi sayfalarındaki açık var-fazla var şeklinde yapılan yorumlarda rastladığı ekonomik göstergeler arasındaki en önemli aktörlerden Ödemeler Dengesi Bilançosu’nu oluşturan kalemler olup ekonomik eğilimlerdeki değişimlerin habercisidirler. Türkiye’de yılın daha ilk 6 ayında %16 artarak 18.5 milyar $ düzeyinde seyreden cari açığın hoş olmayan gelişmelerin habercisi olmaması temennimizdir. |
Ödemeler bilançosu 4 ana kalemden oluşmaktadır.
– Cari İşlemler Hesabı
– Sermaye Hesabı
– Rezervler
– Net Hata Noksan
Cari İşlemler Hesabı; ihracat- ithalat gelir ve giderleri ile (dış ticaret bilançosu’da denir) görünmez kalemler olarak adlandırılan (hizmetler bilançosu yada görünmez işlemler bilançosu olarak da adlandırılan) turizm, bankacılık ve sigortacılık hizmet komisyonları, yabancı yatırım kar ve faiz transferleri gibi gelir ve gider alt kalemlerini kapsamaktadır.
Sermaye Hesabı; ülkenin yabancı ülkelerle yaptığı finansal ve dolaysız sermaye yatırımlarını kapsamaktadır.Doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, uzun vadeli sermaye yatırımları, kısa vadeli sermaye yatırımları gelir ve gider nitelikleriyle alt kalemler olarak hesaba dahil edilirler.
Rezerv Hesabı; resmi rezervler Merkez Bankası tarafından müdahale durumları için tutulan yabancı para rezervinden oluşur. Rezerv farklı yabancı para cinslerinden oluşmaktadır. Merkez Bankası yabancı paraları döviz piyasasına müdahale amacı ile kullanır. Döviz arz ve talebindeki eğilimler, yerel para cinsinden döviz kuru düzeyini belirlemekte ve kurdaki aşırı hareketlenmelerde merkez bankaları piyasada alım yada satım yönünde müdahil olarak görünmektedirler.
Net Hata Noksan Hesabı; ödemeler bilançosu’ndaki cari ve sermaye hesabı işlemleri otonom nitelikli olup denkleştirici işlem niteliğindeki rezerv hesaplar ile aralarında miktar olarak eşit, yön olarak ters dengenin olmasını sağlayan istatistiksel fark hesaplanmasını kapsamaktadır. İthalat ve ihracatla ilgili bilgi gümrük bildirim beyannamelerinden elde edilir. Firmaların kasıtlı yanlış beyanları ve operasyonel hatalardan ötürü gümrük beyannamelerindeki tutarlar ile gerçekleşenler arasında farklar oluşabilmektedir.İşte bu durumda resmi rezervlerle, cari ve sermaye hesapları eşit çıkmayabilir. Örneğin resmi rezervler +1 milyar $ kayıt gösterirken, cari işlemler ve sermaye işlemlerinden elde edilen işlemler bakiyesi -900 milyon $ olsun. Böyle bir durumda merkez bankasının işlemleri neticesinde devletin tuttuğu resmi rezervler dikkate alınıp rakamların denkleştirilmesi adına net hata noksan hesabı adı altında -100 milyon $ gösterilmektedir.
Ödemeler bilançosu kalemlerinin tanıtılması, Türkiye’nin yabancılarla yapılan işlemlerinin bir bakıma karnesi olan ödemeler bilançosu’ndaki ödemeler dengesizliği sorununun analiz edilmesine yardımcı olacaktır. Türkiye, iç tasarrufları yetersiz bir ülke olduğu için yatırımlarının finansmanını borçlanma ve yabancı sermaye ile karşılamaktadır. 1990’lı yılların başlarında uygulanan yanlış borçlanma stratejilerinin devamında Türkiye’nin borç stoğu ve borçlanma kapasitesi ayrı bir yazı konusu olacak kadar problemlidir. Yabancı sermaye ayağı ise yapılan tüm teşvik verici uygulamalara rağmen bürokrasinin azaltılamaması ve kayıtdışılığın önüne geçilememesi sebebiyle geliştirilememiştir.
Tablo 1
Türkiye’de Yıllara Göre Yabancı Sermaye Yatırımları
Yıllar
|
Yabancı Sermaye (Milyon $)
|
Yabancı Sermayeli Firma Sayısı
|
Fiili Giriş (Milyon $)
|
1990
|
1.861
|
1.856
|
684
|
1991
|
1.967
|
2.123
|
907
|
1992
|
1.820
|
2.330
|
911
|
1993
|
2.063
|
2.554
|
746
|
1994
|
1.478
|
2.830
|
636
|
1995
|
2.938
|
3.161
|
934
|
1996
|
3.836
|
3.582
|
914
|
1997
|
1.678
|
4.068
|
852
|
1998
|
1.646
|
4.533
|
953
|
1999
|
1.700
|
4.950
|
813
|
2000
|
3.477
|
5.328
|
1.707
|
2001
|
2.725
|
5.841
|
3.288
|
2002
|
2.243
|
6.280
|
1.042
|
2003
|
1.208
|
6.511
|
150 (Ocak-Mayıs)
|
Kaynak: T.C. Hazine Müsteşarlığı
Tablo’dan da görüleceği üzere 2004 yılında 55 milyar $ tutarında yabancı sermaye yatırımı çekebilen Çin karşısında ülkemizin yabancı sermaye konusunda da başarılı olmadığı söylenebilir.
Esas konumuza döndüğümüzde Türkiye’nin döviz giderlerinin döviz gelirlerinin üzerinde olduğunu, borçlanma ve yabancı sermaye yatırımlarının çözüm olarak çok da olumlu sonuçlar doğurmadığını ve uygulanan dış ticaret politikalarıyla ödemeler bilançosundaki dengesizliğin artarak devam edeceğini söyleyebiliriz. 2001 krizi sonrası uygulanmaya konulan dalgalı kur politikası düşük kur politikası haline getirilmiş ve yüksek reel faiz oranıyla da desteklenince Türkiye yabancıların fon değerlendirme cenneti haline gelmiştir. İşlerin yolunda gitmesi durumunda olagan kar transferlerini yapacak olan yabancılar, aksi durumda anapara +faiz toplamını geri çekecek ve ciddi çalkantılara sebebiyet verebilecektir. Yıllara göre cari açık tutarı, milli gelire oranı ve büyüme oranlarını gösteren Tablo 2’den de anlaşılacağı üzere, ülkemizde kriz yaşandığı yıllardakinden çok daha yüksek bir cari açık oranı ile karşı karşıyayız. Geçmiştekilere benzer fiili krizlerin yaşanmamasının sebebi dalgalı kur rejiminin uygulandığına dair piyasaların kendi kendini inandırmak isteyişi ve kaynağı belirsiz kaynak girişi ile IMF’in ödemelerinin son iki yıla sarkmış olmasıdır.
Tablo 2
Cari Açık Rakamları
Yıllar
|
Cari Açık (Milyar $)
|
Cari Açık /GSMH (%)
|
Büyüme (%)
|
1992
|
-1.0
|
-0.6
|
6.4
|
1993
|
-6.4
|
-3.5
|
8.1
|
1994
|
2.6
|
2.0
|
-6.1
|
1995
|
-2.3
|
-1.4
|
8.0
|
1996
|
-2.4
|
-1.3
|
7.1
|
1997
|
-2.6
|
-1.4
|
8.3
|
1998
|
2.0
|
1.0
|
3.9
|
1999
|
-1.3
|
-0.7
|
-6.1
|
2000
|
-9.8
|
-4.9
|
6.3
|
2001
|
3.4
|
2.3
|
-9.5
|
2002
|
-1.5
|
-0.8
|
7.9
|
2003
|
-8.0
|
-3.4
|
5.9
|
2004
|
-15.6
|
-5.3
|
9.5
|
Kaynak: T.C. Hazine Müsteşarlığı
Cari açık sorun olursa kendi kendini çözebilen bir mekanizma zaten…Krize giren ülkeler de cari açıkltan değil bütçe açığından girer.Cari açık finanse edilemezse döviz yükselir, otomatik olarak ithalat düşer ve cari dengeye ulaşılır.İngiltere, irlanda, Fransa ve bir çok ülkenin cari açığı var zaten.Türkiye ise bunların hepsinden daha sağlıklı çünkü büyüyoruz!İşsizlik ise meslek lisesi olmamasından kaynaklanıyor, yani ha diyince çözülebilecek bir sorun değil.
evet gercekten her sey rakamlarla göründüğü gibi değil…malesef değil…türkiye ithalatta ve ihracatta polonya ve macaristandan sonra en fazla glşme kat eden 3. ulke konumunda.ama burada ulke acısından işin trajı komık yanı hangi ürünleri ihrac ettği noktasında ortaya cıkmaktadır.güya gelişiyoruz ya peki bunu neye göre diyoruz?ithal edılen mallar ham madde mı? hayır değil.ya nasıl mallar sanayısi gelişmiş olan ülkelerin ham maddesini bızden 3 kurusa alıp işleyıp 10 kurustan sattığı mallar.kasıkla werip kepcyle almak işte bu… pekı ıhraç elilen mallar sanayisi bı nebze de olsa gelişmiş olan bi ülkenın ulslar arası pyasa da bı nebze değer gören bi malı mı ? yine hayır. kımse doğal kaynklar sayesınde uretimınn yapıldığı mallarla yapılan ihracattan ve bunun ülke ekonomisine olan katkısından bahsetmeye kalkmasın.lütfen…
bu ülkenin yeni beyinlere gelişmiş beyinlere ihtiyacı var.herkes bunu yasın kafasının bi yerıne … ltfennn…
bundan yıllarca once elin merkantalist düşünce diye cıkardği akımın hala gunumzde dewam ettğini ancak bunun gorunuste yerını klask lıberalzme bıraktğnı soyleyp sağ gosterip sol vuranlar dünya ekonomisinde voleyi de vuranlar aynı zamnda.yoğun devlet mudehalesi,hammadde ithalınn serbestliği,ihracatın artırlmaya calısması merkantalistlerin takdire şahan görüşleri.günümüze bile uyarladğnzda gunun yasam kosullarına dahi ne kadar uygun oldğunu anlamk bnce hıc de zor olmucaktır.ABD yıllardan beridir dünya ekonomisine damga vuran ülke bakın sermaye mal bileşimlerine emek yoğun mal ihracatı-sermaye yoğun mal ithalatı.yani hammadde alırım işlerim satarım düşüncesi.zaten dunyadakı arastrma geliştirme kynaklarının yarısından fazlasını da elınde bulunduran ülke konumundadr kendıleri.ha kaynak dedğmz insan bu arada.bizim ülkemızde insana değer vermek biraz zordr ya siyasi anlamda bu yüzden dokundrma yapmadan gecemedim işte…
sevgili mutafa kardeşm sana soruyorm hangi ülkede işsizlk yok ki…sen ülken de 1.2 milyon işizden bahsedilirken çin 100.200 milyonlarda.. tmm devlet otoritesi eksik bu konuda ama ben calışmak isteyipde iş bulamayacak bi ülkede oldugumuzu sanmıyırum.tamam ne güzel unv.okumussun. peki kendini geliştirek için ne yaptn.. okuldan cıktıktan sonra bir ing.yada almanca ögrendin mi. bunları ogrenp hala mı işsiz kaldın.. lütfen herseyi devletten beklemeyn.. devlet sizsinz zaten
türiyede yüzbinlerce üniversiteli işsiz var!!Bende üniversite öğrencisiyim.Geleceğimden şüphe ediyorum.Biz üretmiyoruz daha ucuz diye çinden ingilterden mal alıyoruz.Devlet politikaları yetersiz kalıyor.Işsizlik düşmüyor aksine gün geçtikçe artıyor.!!!!Kağıt üzerinde ne kadar büyümüş gibi olsakta gerçekte hiç öyle bir durum söz konusu değildir.Iş sahaları açılmamakta varolan kobilere yeterli destek verilmemektedir.2006 yılının verilerine göre 5 milyon kişi açlık sınırının altında yaşamaktadır.Gerekli olan adımları bekliyorum en azından temenni ediyorum.Iyi günler
memleketin hali hiç iyi degil