Yapay Zeka Nedir

Bu makalede: yapay zeka konusunun ne olduğunu, yapay zeka hakkında yapılan araştırmalar vs konulara ulaşabileceksiniz. Yapay Zeka Nedir: Eski çağlardan bu yana akıl, felsefenin önemli yönelimlerinden biri olmuştur.Akıldan temellenen kimi felsefe akımları aslında aklın kendisinin temellendiği süreçleri incelemekten ziyade onun vargılarını ve ürettiği olguları incelemişlerdir. XX. Yüzyılın yarısında, ikinci büyük savaş

sırasında insanlık bilgiyi yapay süreçler ile işleme gereksinimi duymuş, ironik olarak felsefe değil, savaş bilimin bu en yeni alanını ortaya çıkarmıştır. Sanayi ve teknoloji devrimini izleyen uygarlık sürecinde Yapay Zeka, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden daha zeki, insan ötesi varlıklar yaratma düşünün bir ürünüdür.Bu düş, 1920 li yıllarda yazılan ve sonraları Isaac Asimov ‘u da etkileyen modern bilim kurgu edebiyatının öncü yazarlarından Karel Čapek ‘in eserlerinde dışa vurmuştur.Karel Čapek, R.U.R adlı tiyatro oyununda Yapay Zekaya sahip robotlar ile insanlığın ortak toplumsal sorunlarını ele alarak, Avrupa’da sanayi toplumunun henüz oluştuğu 1900 lü yıllarda Yapay Zekanın insan aklından bağımsız gelişebileceğini öngörmüştü.

Yapay olarak aklın, duyguların veya bilişsel süreçlerin yeniden üretilebileceği düşüncesi kimilerine imkansız gibi görünse de bugün bilim, maddenin gizemini büyük ölçüde aydınlatmış, atomaltı parçacıkların ilişkilerini incelemekte, bu parçaların oluşturduğu moleküler ilişkilerin birer matematiksel algoritması olduğunu gözler önüne sermekte, gelişen formel mantık bu ilişkileri birer birer açıklamaktadır.Sadece teorik olmayan bu süreç, bir yandan genetik bilimine kaynaklık etmekte, organik maddenin temel yapıtaşı olan DNA nın çeşitli türler açısından haritalarının çıkarılması sayesinde canlıların gen haritalarının yeniden programlanması olanaklı hale gelmiştir.Teolojik açıdan kabul edilemez veya sakıncalı görülen bu süreçler, canlı organizmaların sahip olduğu mekanizmanın çözülemez veya anlaşılamayacak kadar karmaşık, kutsal ve dokunulmaz olduğu gibi yerleşik inançları sarsmıştır.

Gelecekte, inorganik olarak sınıflandırdığımız maddelerin, örneğin slikon temelli mikroçiplerden oluşan bilgisayarlar, metal veya sentetik kompozit malzemelerden oluşan, fakat canlı bedenine büyük bir ustalıkla benzetilmiş, yapay da olsa duyguları ve insana özgü bilişsel süreçleri olan bir robotu insana özgü toplumsal düzenden, hukuk sisteminden, evrensel haklardan dışlayacakmıyız ? Etik açıdan zor, fakat hukuk açısından tartışılması zorunlu olan bu ve benzeri sorular, insanlığın gelecekteki sorunları olacaktır.Ancak bunun yanısıra Yapay Zekanın ve Robotların insan hayatına getireceği kolaylıklar sayesinde insanın daha az çalışarak daha mutlu ve müreffeh bir hayat sürmesi ihtimali bu süreçlerin önü alınamaz bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacaktır.Azalan doğal kaynaklar yüzünden maddeyi enerjiye daha ekonomik olarak dönüştürecek işgücü yine robotlar olacaktır.Yüksek okul eğitiminin yaygınlaşması sayesinde giderek kalifiye hale gelen insan, iş üretirken daha fazla konfor ve lüks yaşam talep etmektedir.Akıllı robotlar, öncelikle insanların yapmak istemediği ağır işleri devralacaklar, belki insan adına cephelerde savaşacak, madenlerde çalışacak, insanın sağlığını bozan tüm işkollarında ekonomik ve yorulmaz işçiler haline geleceklerdir.

Çağımızda Bilim Kurgu yazarı olmayı gerektirmeyen bu öngörüler, gelişmiş ülkelerin bilim ve teknoloji politikalarına çoktan yansımış durumdadır.Amerika Birleşik Devletlerinde Carnegie Melon, Japonyada Waseda üniversitelerinde yüzlerce bölüm ve onlarca fakülte bu konulara yoğunlaşmış durumdadır.Geleceğin teknolojilerini üretmek için milyarlarca dolarlık araştırma bütçeleri almaktadırlar.Gelecekte büyük patlamayı nükleer teknoloji değil,Yapay Zeka teknolojileri yapacaktır.Akıllı makineler ve robotlar seri üretilerek yeni bir ekonomi yaratacaklar, bu teknolojiyi üretemeyen devletler ise bu teknolojiyi sadece satın alan ve tüketen konumunda kalacaklardır.Bu teknolojinin stratejik ürünleri ise seri olarak üretilmeyecek, onu geliştiren ülkeler tarafından diğerlerine üstünlük sağlamak için stratejik konumlarda, örneğin ülke güvenliği, savunma sanayi, kilit teknolojilerin üretilmesi gibi özel alanlarda kullanılacaktır.Yani, tarım veya tekstil ürünü üreterek kazanılan gelir ile bu teknolojiyi ithal etmek yeterli olmayacak, bağımsız ve otonom bir ülke olmak isteyen ülkelerin bu teknolojiyi bizzat üretmesi gerekecektir.

Bu gün, uzman sistemler, yapay sinir ağları, doğal dil işleme, örüntü tanıma gibi çeşitli alt disiplinleri olan Yapay Zekanın idealize bir tanımını yapacak olursak, insan zekasına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarımsama yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemi olması gerektiğini söyleyebiliriz.Bu sistem aynı zamanda düşüncelerinden tepkiler üretebilmeli ( eyleyici Yapay Zeka ) ve bu tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilmelidir.

Kimi indirgenmiş yaklaşımlara göre Yapay Zeka, makine zekası veya bir bilgisayarın düşünme girişimidir.Çek yazar Karel Čapek’in öngördüğü gibi, idealize tanımın içinde bulunan “İnsan Zekasına Özgü” yaklaşımı gelecekte değişebilir, onu yaratan insan aklı, onu belkide kendi zekasından daha üstün kılacak yeni özellikler katarak insan zekasından farklılaşmasını sağlayabilir. Bu insanoğlunun evreni kavrayışını hızlandıracak yeni bir süreç yaratacaktır. Belkide Karel Čapek’in R.U.R oyununda olduğu gibi insanlık konseyi, robot zekasına sınırlandırmalar getirecek, android veya akıllı robot diyebileceğimiz bu yeni canlı türünün insan ırkına üstünlük kurmasını engelleyeceklerdir.Bu ihtimal, Isaac Asimov’un ortaya attığı 3 robot yasasında yüzeye çıkmaktadır.3 robot yasası her zaman insanın efendi, robotların ise köleler olması gerektiğinin altını açıkça çizmektedir.

Devrim Çamoğlu

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: