AB tarafından hazırlanan ve Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından yayımlanan kitapçıkta, AB ve AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına ilişkin bilgilere ve istatistiklere yer verilmektedir.
AB’de doğum oranlarının düşmesi ve Avrupalıların daha uzun yaşaması, birliğin geleceği için önemli etkiler oluşturmaktadır. 1960’da doğan bebeklerin tahmini yaşam süresinin erkekler için 67, kadınlar için 73 yılken, bu sayılar 2002’de erkeklerde 75, kadınlarda 81 ve üzeri oldu. Avrupa’da doğum oranları da düşüyor. Günümüzde kadınların hayatları boyunca ortalama 1,5 çocuktan az çocuk sahibi oldukları görülmektedir.
Avrupalıların yaşam standartları, geçen 10 yıl içinde kayda değer bir şekilde yükseldi. 1995’te kişi başına GSYİH (satınalma gücü olarak) 15.200 iken, 2003 yılında bu sayı 21.400’e yükseldi. En yüksek yaşam standartları olan AB ülkesi ise Lüksemburg’tur.
AVRUPALILARIN YÜZDE 60’INDAN FAZLASININ İŞİ VAR
AB’de erkekler sigara kullanımı, kötü beslenme ve hareket eksikliği nedenleriyle kanser ve iskemik kalp hastalıklarından hayatlarını daha erken kaybediyor.
Avrupa’daki insanların yüzde 38’i haftada en az bir kez spor yapıyor ve genel olarak kadınlara göre erkekler daha fazla spor yapıyor.Eğitime önem veren Avrupalılarda bir nesil önce kadınlar erkeklere oranla daha az eğitim alırken, 2001 yılında Avrupa’da erkeklerden daha fazla kadın yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmuştur.
Avrupalıların eğitim için seçtiği konular cinsiyetlerine göre farklılık gösteriyor. Erkekler, bilim, bilişim ve mühendislik alanlarını tercih ederken, kadınlar sanat, beşeri bilimler ve hukuk alanlarını tercih ediyor. Ancak yine de AB ülkelerinde kadınlar ortalama olarak erkeklerden daha az para kazanmaktadır.
AB’de insanların yüzde 60’ından fazlasının işi vardır. 1950’lerde AB’de insanların yüzde 20’sinden fazlası çiftlikte, yüzde 40 kadarı ise endüstriyel iş kolları ile uğraşıyordu. 2003 yılında bu rakamlar yüzde 5,2 ve yüzde 25,5’e düştü.
Avrupa vatandaşlarının çoğu hayatlarından memnun, ancak bir yandan da endişe ve üzüntülere sahipler. Her dört kişiden üçü ülkelerinin karşı karşıya olduğu en önemli iki konu olarak işsizlik ve ekonomik durumu görmektedir.
Avrupalıların yarıdan fazlası kendi dilinden başka en az bir Avrupa dili daha konuşabiliyor. İkinci dil olarak en çok konuşulan diller ise İngilizce, Fransızca, Almanca ve Rusça var.
(AA)
türk ögün çalış güven
guzel