Demokrasi Nedir?

demokrasi, demokrasi nedir, demokrasi modelleri, demokrasi tanım, demokrasi tarihi, klasik, koruyucu demokrasi, kalkınmacı demokrasi, liberal demokrasi, demokratiaBu makalede: demokrasi kavramının ne olduğuna, demokrasi tarihi ve demokrasi modelleriyle ilgili geniş bilgilere ulaşabilirsiniz. Demokrasi nedir? Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Yunanca demokratia (δῆμος, yani demos, halk zümresi, ahali + κράτος, yani kratia iktidar) sözcüğünden

türemiştir. Türkçe’ye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Genellikle devlet yönetim biçimi olarak değerlendirilmesine rağmen, üniversiteler, işçi ve işveren organizasyonları ve bazı diğer sivil kurum ve kuruluşlar da demokrasi ile yönetilebilirler.

Demokrasinin ana yurdu olan Eski Yunan’daki filozoflar Aristo, Eflatun demokrasiyi eleştirmiş, o zamanlarda halk içinde "ayak takımının yönetimi" gibi aşağılayıcı kavramlar kullanılmıştır. Fakat demokrasi diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir. Artık siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmalarına girmişler ve liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerinin faziletlerini ön plana çıkarmaya çalışmışlardır.Bu sebeple demokrasinin çok fazla sayıda değişik tanımı oluşmuştur.

Tanım

Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hala devam eden bir tartışmadır. Bunun sebepleri; ülkelerdeki bazı kurumların görüşlerini haklı çıkartmak adına demokrasi tanımını kullanmaları, demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları ve aslında genel bir kavram olan demokrasinin tek başına kullanılması (Anayasal demokrasi, sosyal demokrasi, liberal demokrasi vb.) gibi sebepler gösterilebilir. Demokrasiye farklı atıflar:

* Çoğunluğun yönetimi;
* Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim;
* Fakirin yönetimi;
* Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim;
* Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim;
* Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.

Halk

Çoğunluk, azınlık, fakir veya zengin olsun demokrasilerin ortak yönü halka dayanmasıdır. Günlük hayatta halk, bir ülkede yaşayan tüm insanları kapsadığı düşünülse de pratikte demokrasi, tarihinden beri –sürekli olarak genişletilse de- halka bir sınırlama koymuştur. Örneğin Fransız Devrimi’nden sonra yapılan seçimlerde oy verme hakkı sadece belli miktarda vergi verebilen vatandaşlara tanınıyordu, ABD’de güney eyaletlerde ki siyah ırkın ilk kez oy kullanabildiği tarih 1960’tı ve kadınlara ise oy hakkı 20. yüzyıla kadar hiçbir ülke de verilmemiştir. Bu verilere, halkı oluşturan bireylerin öz-iradelerinden kaynaklanan mutabık olmama durumunu da katarsak; pratikte ‘halk çoğunluk anlamına dönüşür.

Demokrasiye yapılan atıflarda görüleceği üzere, halkın kendi kendini yönetmesi temel dayanaktır. Bu ise kendileri adına karar alacak kişileri seçmeyi sağlayan oy vermenin yanında referandumlar gibi doğrudan etki yoluyla veya miting, gösteri gibi dolaylı yollarla sağlanır.

Demokrasi Tarihi

Antik çağ

Demokrasi ilk olarak eski Yunanistan’da, şehir-devletlerinde uygulanmıştır. Doğrudan demokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina demokrasisi olarakta anılır. Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti fakat o günün koşullarına göre kadınlar, köleler ve o şehir-devletinde doğmamış olanlar(metikler, yerleşik yabancılar) bu haklara sahip değillerdi. Bu sistemin en güçlü uygulayıcı olarak Atina’yı ele alırsak: M.Ö. 4. yüzyılda nüfusun 250,000-300,000 arasında olduğu tahmin edilir. Bu nüfusun 100,000’i Atina vatandaşı ve Atina vatandaşları arasında da sadece 30,000’i oy verme hakkına sahip yetişkin erkek nüfusu bulunduğu tahmin edilir.

Roma İmparatorluğu döneminde uygulanan devlet sistemi, temsili demokrasiye yakın bir nitelik taşımaktaydı. Demokratik haklar genellikle sosyal sınıf ayrımına göre şekillenirdi ve güç elitlerin elindeydi. Gene Eski Hindistan’da bazı bölgelerde uygulanan sistemlerde temsili demokrasiye benzetilir. Roma İmparatorluğu ile paralel olarak, kast sisteminin varlığı, gücün varlıklı ve asil bir azınlığın elinde olduğu söylenebilir.

Orta çağ

Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay İngiltere’de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta Libertatum’un (Büyük sözleşme) ilan edilmesidir. Bu belge doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştı. Fakat bu seçimlere, yapılan kısıtlamalar sebebiyle, halkın çok az bir bölümü katılabilmişti.

Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar yapılmıştı. Örneğin İtalyan şehir devletlerinde, İskandinav ülkelerinde, İrlanda’da ve değişik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde demokrasinin prensiplerinden seçim yapılması, meclis oluşturulması gibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katılım erkek olma, belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kısıtlanıyordu.

18. ve 19. Yüzyıllar

18. ve 19. yüzyıllarda demokrasi, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Fransız İnsan ve Yurtdaş Hakları Bildirisi ile hızlıca yükselen bir değer haline gelmiştir. Bu yüzyıllardan önce demokrasi büyük devletlere değil, sadece küçük topluluklara uyan bir hükümet şekli olarak anılıyor ve esas itibariyle doğrudan demokrasi olarak tanımlanıyordu. [9]Amerika’nın kurulmasını sağlayanların oluşturduğu sistem ilk liberal demokrasi olarak tanımlanabilir.1788 yılında kabul edilen amerikan anayasası hükümetlerin seçimlerle kurulmasını ve insan hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlıyordu. Bundan daha öncede koloni döneminde Kuzey Amerika’daki kolonilerin birçoğu demokratik özellikler taşıyordu.Koloniden koloniye farklılaşmakla beraber hepsinde belli miktarda vergi veren veya istenen bazı sıfatları karşılayabilen beyaz erkeklerin seçme hakları vardı. Amerikan İç Savaşı’nın ardından 1860larda yapılan değişikliklerle kölelere özgürlük ve oy verme hakkı tanınması ile demokrasinin gelişme süreci içerisinde bir adım daha atılmış olundu.

1789 Fransız Devrimi’nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar halkın seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Ulusal Konvansiyon hükümeti yetişkin ve belli miktarda vergi veren erkeklerin oy vermesiyle seçildi. Fakat ilerleyen yıllarda Napolyon’un başa geçmesiyle demokrasiden olukça uzaklaştı.

20. yüzyıl

20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir.Yüzyılın başlarında, I. Dünya Savaşı’nın sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarının yıkılmasıyla birçok yeni devlet ortaya çıktı ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratik sayılabilecek yöntemlere sahipti. 1929 yılında ortaya çıkan Büyük Buhran döneminde Avrupa, Latin Amerika ve Asya’da birçok ülkede diktatörler ortaya çıktı. İspanya, İtalya, Almanya, Portekizde Faşist diktatörlükler ortaya çıkmışken, Baltık ve Balkan ülkelerinde, Küba, Brezilya, Japonya ve Sovyet Rusya’da demokratik olmayan yönetimler iktidara geldi. Bu sebeple 1930’lar Diktatörler çağı olarak nitelendirilir.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra sömürgecilik anlayışı son buldu ve tekrar birçok bağımsız ülke ortaya çıkmıştır. Demokratikleşme hareketleri Batı Avrupa’da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya’da diktatörlükler son buldu, silahlanma politikası yerine, II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan anlaşmalarında etkisiyle, refah devleti olma amacını güttüler.

20. yüzyıldaki en büyük çekişmelerden biride demokratik olmayan Sovyet Bloğu ülkeleriyle Batı demokrasileri arasında gerçekleşen Soğuk Savaş’tı. Komünizmi yaymaya çalışan Sovyet Rusya ile diğer demokrasi çeşitleri arasından sıyrılmış liberal demokrasiyi yaymaya çaılşan ABD liderliğindeki batı gurubu arasındaki çekişme 1989 yılında son bulmuştur. Francis Fukayama Tarihin Sonu adlı makalesinde, Soğuk Savaşın bitmesiyle artık liberal demokrasinin tüm dünyada yayılacağı haberini verir. Nitekim bu demokratikleşme süreci, yakın dönemdeki Gürcistan’daki Gül devrimi, Ukrayna’daki Turuncu devrimi ile devam etmektedir.

Demokrasi Modelleri

Klasik Demokrasi

Eski Yunan şehir-devletlerine dayanır. En iyi uygulayıcısı ve o dönemde en güçlü şehir olan Atina’dan dolayı Atina demokrasisi olarak da adlandırılır. ’Belli başlı tüm kararlar, bütün vatandaşların üye olduğu meclis veya Eklesya tarafından alınıyordu. Bu meclis senede en az kırk defa toplanıyordu. Tam zamanlı çalışacak kamu görevlilerine ihtiyaç duyulduğunda, bütün vatandaşları temsil eden küçük bir örnek olmaları için kur’a usulü ile veya dönüşümlü olarak seçiliyorlardı ve mümkün olan en geniş katılımın sağlanması için görev süreleri kısa tutuluyorlardı. Meclisin yürütme komitesi olarak faaliyet gösteren ve beş yüz vatandaştan oluşan bir konsey vardı ve elli kişilik bir komite de bu konseye teklifler hazırlardı. Komite başkanlığı görevi sadece bir günlüktü’. Bunun tek istisnası askeri konularla ilgili on generalin tekrar seçilebilme imkanıydı.

Atina demokrasisinin özelliği vatandaşlarının siyasi sorumluluklara geniş çapta katılma isteğinin bulunmasıydı.Tabi bunun en önemli sebebi, demokrasiye zıt bir şekilde uygulanan kölelik sistemiydi. Böylelikle oy verme hakkına sahip Atina doğumlu yirmi yaş üstü tüm erkeklerin günlük hayatta ki sorumluluklarının çok büyük bir kısmını kölelerin sırtına yüklemişlerdir.Bunun dışında Atina demokrasisinde kadınların, metiklerin ve kölelerin oy kullanma hakları yoktu.

Günümüzde İsviçre’nin küçük kantonlarında halk meclisleriyle varlığını sürdürebilmiştir. Daha büyük ülkelerde teknik sebeplerle uygulanması tercih edilmez.

Koruyucu Demokrasi

Orta Çağ yönetimlerinden çıkmaya çalışan Avrupalılar, 18. ve 19. yüzyılda demokrasiyi daha çok kendilerini hükümetin zorbalıklarından korumanın bir yolu olarak görmekteydiler.

‘Korumacı demokrasi sınırlı ve dolaylı bir demokrasi modeli sunar. Pratikte, yönetilenlerin rızası düzenli ve rekabetçi seçimlerle sağlanır. Siyasi eşitlik böylelikle eşit oy hakkını ifade eden teknik bir kavrama dönüşür. Dahası, oy hakkı gerçek bir demokrasi için yeterli değildir.Bireysel özgürlükleri korumak için yasama, yürütme ve yargı üzerinden güçler ayrılığına dayalı bir sistemin tesisi şarttır.

Kalkınmacı Demokrasi

Bireyin ve toplumun gelişimini esas saymıştır.Bu tip demokrasilerin en radikal olanı Jean-Jacques Rousseau tarafından dile getirilmiştir. Ona göre bireyler ancak içinde bulundukları toplumun kararlarını şekillendirebilmesine doğrudan ve sürekli olarak katılımları halinde ‘özgür’ olabilirler. Bu açıdan bakıldığında, doğrudan demokrasiyi tanımlamakla birlikte bu şekilde oluşturulacak genel iradeye vatandaşların itaat etmesi durumunda özgürlüğe kavuşacakları savıyla ayrılır.

Kalkınmacı demokrasinin, liberal demokrasiye daha ılımlı hali ise John Stuart Mill tarafından dile getirilmiştir. Mill’e göre demokrasinin en büyük yararı, vatandaşların siyasi hayata katılımlarını sağlayarak, onların anlayışlarını ve duyarlılıklarını güçlendirir. Bu yüzden kadın olsun fakir olsun herkesin oy verme hakkının olması gerektiğini savunur.Fakat bu oy hakkını ‘eşit’ olarak savunmamıştır. Örneğin vasıfsız işçiye bir oy vasıflı işçiye iki oy, donanımlı meslek sahipleri ise beş oy hakkına sahip olması gerektiğini, böylelikle demokraside “çoğunluğun tiranlığı” korkusundan kurtulabileceğini savunuyordu. Basitçe herkesin oy hakkının olmasını savunurken çoğunluğun verdiği kararların her zaman doğru olmayabileceğini belirtiyordu.

Liberal Demokrasi

Demokraside önceliğin özgürlüğe mi yoksa eşitliğe mi verilmesi gerektiği tarih boyunca tartışılmış ve tarih, bu ikisini bir arada tutacak sistem teorisini üretme çabalarıyla sıklıkla karşılaşmıştır. Liberal demokrasi sistemi de bunlardan biridir. İçinde barındırdığı liberal kelimesiyle özgürlüğü, demokrasideki siyasi eşitlik kavramıyla da eşitliği temsil etmektedir.Bunu düşünürken ekonomi disiplinindeki liberalizm ile siyaset disiplinindeki liberalizmin birbirinden ayırmamız gerekir.

Basit olarak liberal demokrasi; iktidarı halkın belirlediğini ancak bu iktidarın bireysel özgürlüklerle sınırlandığı bir siyasal sistem olarak belirtebiliriz.

Hoşgörü ve tüm fikirlerin var olabildiği bir rekabet ve siyasi eşitlik prensiplerinde gerçekleştirilen seçimlerle iktidara temsili bireylerin getirilmesi liberal demokrasilerin temel nitelikleridir.

Halk Demokrasisi

Bu kavram komünist rejimlerde gelişmiş demokrasi çeşitlerini kapsamaktadır.Kendi aralarında farklar bulunmasına rağmen liberal demokrasi sistemleriyle kesin olarak karşıt bir çizgidedir. Genel olarak siyasi eşitliğin yanında sosyal demokrasi ile ekonomik eşitliğinde sağlanması gerekliliğini savunmuşlardır.

Marks, kapitalizmin yıkılmasından sonra geçici bir proletaryanın devrimci diktatörlüğü’nün olacağını sonradan ise proleter demokrasi sistemiyle komünist bir toplumun oluşacağını savunmuştur. Komünist devletlerde görülen demokrasi sisteminin fikir yapısı Marks’tan çok Lenin’e aittir.

Bu ülkelerde, partilerin denetimsiz gücünün demokrasiyi gölgede bıraktığı eleştirisi yaygın olarak yapılmaktadır.

demokrasi, demokrasi nedir, demokrasi modelleri, demokrasi tanım, demokrasi tarihi, klasik, koruyucu demokrasi, kalkınmacı demokrasi, liberal demokrasi, kaynak

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

6 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
atalay konur
atalay konur
3 Aralık 2011 13:49

demokrası ulaşılması istenen bir hedeftir.zamanımızın en büyük idealidir.toplumun istekler ihtiyaçları ve düşüncelerini kapsamalıdır. ülkenin ekonomik ve kültürel gelişmelere göre demokrasi değişir.yanı sabit bir tarifi yok..Her ülke kendi rejimini savunurkan m kendi demokrasisiyle övünür.Demokrasi ideal olarak tam gerçekleştirilemez.demokrasi yaşam biçimidir.İçinde hoşgörü,saygı,uyum.barış,beraberlik,özgürlük,insan hakları,çoğulculuk,katılımcılık,çok parti,çok seslilik,ve baskıyı reddeden bir sistemdir.toplumun ve kişilerin özgürlük ve haklarını mkorumalıdır Demokrası hem zor hem kolay ve hassas dengelere dayanan bir olgudur..mka

Anonim
Anonim
13 Nisan 2010 15:07

bunu kim yaptıysa çok güzele ben 7. sınıfa gidiyorm ama biraz dag aözet olsa ne kadar güzel olur. yanlş anlamayın çokk güzel hatta süper ama biraz uzun =(

Anonim
Anonim
12 Ekim 2009 20:17

çok güzel bir liste olmuş hemde çok kolay öğrene biliyosun çok bilgi verici olmuş böyle bilgi verenini görmedim kutluyorum

Anonim
Anonim
16 Mayıs 2008 01:41

can üfler
Biz de bu tür yorumları aldığımız vakit çok seviniyoruz. Size de başarılar diliyoruz…

Anonim
Anonim
15 Mayıs 2008 18:47

arkadaşım çok makbule geçti teşekkür ederim…böyle bilgi verici siteleri çok seviyorum kurucusuna tebrikler

Anonim
Anonim
27 Mart 2008 13:10

çok güzel bi site böle bilgi verici sitelere daha çok ihtiyacımız var emeği geçenleri yürekten kutlarım

%d blogcu bunu beğendi: