Beynimizin Ne Tarafı Çalışır

Bu makalede: insan beynin çalışma mantığı, hangi davranışların beynimizin ne tarafı tarafından yönetildiği hususlarını okuyacaksınız. Avrupaya gittiğinizde tepkili, sabırsız bir toplum olduğumuzu anlayabilirsiniz. Bu yazının sonunda da neden kimi konularda başarısız bir ülke olduğumuzu belki anlayabiliriz.
İnsanda duygu, düşünce ve davranış çeşitliliğini belirleyen beynin ön bölgesidir. Dr Yankı Yazgan buna beynin CEO’su diyor. Bende

bir yazımda beynin beyni demiştim . Herhangi bir işi başlayıp bitirebilmek için öncelikle dikkati vermek ve sürdürebilmek gereklidir. Birde sabırlı olmak tabii ki. Her iki özellik ilgiyle beslenir ve beyin ön bölgesinin temel görevlerinden biridir. Örnegin, okuyabilmek için gereklidirler. Beyin ön bölgesi duyarlı insanlar sabırsız ve dikkat eksikliği nedeniyle okumazlar. Bir diğer özellik sorumluluktur ki bu da beyin ön bölgesinin işidir. Banka ile yapılan kredi kartı sözleşmesini kim okudu acaba ? Hemen söyleyelim. Takıntılı olan insanlar. Beyin ön bölgesinin tam ortasında yer alan bir bölgenin aşırı çalışması sonucu dikkati dağıtmakta zorluk olur. Yani dikkat eksikliğinin tam tersi. Sonuç olarak beyni normal çalışan bir insan imza atmadan önce, sorumluluğu, gelecekle ilgili öngörüsü olduğu ve sabırla dikkatini verebileceği için o sözleşmeyi okur.

Beyin ön bölge duyarlılığı dikkat eksikliği yönünde olanlar şöyle üstünkörü bakar ve geçerler. Takıntılı olanlar okur gibi görünür ama anlamsız bir sürü sorularla görevliyi canından bezdirir.

Çocuğu yanında iken kaldırım kenarına uygunsuz bir biçimde park eden aracın sürücüsü, kendisini uyaran esnafa “işim 5 dakika sonra bitecek, hemen gelirim” der. 5 dakikalık işini yarım saatte hallederek aracın başına gelir ve aracı çekmekte olan görevlilerle tartışmaya girer. Buradan sonra yol ikiye ayrılır. 1.Tüm arsızlık özelliklerini başarılı biçimde sergileyerek çocuğuyla birlikte yoluna gider. 2.Aracı görevliler tarafından otoparka götürülür. Sonraki 3 saatini aracı tekrar alabilmek için harcar. Bu süreyi aşırı sinirli, tepkili, sabırsız tavırlarla geçirir. Cezayı ödemiş, oğlu ile birlikte tekrar yola koyulmuştur. Ama kaybettiği zaman, yaşadığı stres etkisiyle sinirli, sabırsız ve aşırı tepkili hali bir süre daha sürer. Yolda gereksiz korna çalar, küfreder, emniyet şeridini ihlal eder. Günü berbat olmuştur. İşlerinde yanlış kararlar verebilir. İş arkadaşlarıyla, patronuyla kavga edebilir. Akşam eve yorgun dönmektedir. Eşiyle de kavga ederek ile günün finalini yapar.

İlla ki bu duruma gelmesi için aracının çekilmesi gibi bir mazeret gerekmemektedir. Kıvılcımı başka bir olay da başlatabilir. Sabah uyandığında “yav kadın binlerce kez söyledik şunu söyle yapma diye” sözleri kıvılcım oluşturmak için yeterlidir. Zaten hazırlıklıdır çabuk sinirlenmeye. 1. duruma geri dönelim. Aracını otoparka çekilmekten kurtardı. Arsızlık galip geldi. Demek ki böyle olunmalı. Altta kalmamalı. Eğer karşılık vermezsen, aracının çekilmesine müsade edersen bak neler oluyor. O halde bu bana ders olsun. Bundan sonra hep “hakkımı” sonuna kadar arayayım.

Bir de 3. madde var. Aracın başına geldiğinde görevli yok ve aracı çekilmiyor. “Oh be, bu günde otopark mafyasına para kaptırmadım, demek ki kurallara uymayınca oluyor bu işler. Kurallar bozuk düzen üzerine kurulmuş zaten, neden o düzene pirim vereyim”

Araç sahibi toplum kurallarına saygılı olsa tüm bu olasılıklar da olmayacaktı. Saygısız insanın beyin ön bölge duyarlılığı vardır. Hatırlayın bir kadın başbakanımızı. Kaldırıma park ettiği için ceza ödemişti. Hem de Newyork’ta. Adının önünde Prof.Dr ünvanı olan bir kişi. Topluma liderlik etmiş biri.

Örneklerden de anlaşılacağı üzere, medeni-gelişmiş olmanın okul okumakla bir ilgisi yok. Medeni olmak için beynimize öğretim değil eğitim gerekir. Oysa bugün okullarda çocuklar öncelikle verilen bilgi yani öğretimdir. Nasıl saygılı, başarılı, iyi insan olmak gerektiğinden öte nasıl doktor, mühendis, kaymakam olunacağı öğretilir. İnsan sağlığına saygısı olmayan doktorlar, sorumsuz inşaat mühendisleri, insiyatifi olmayan kaymakamlar bu yüzden bizdedir.

Neden ?
Beyin ön bölgenin çalışmasında duyarlılık olmasıdır.

Neden beyin ön bölgesi duyarlıdır ?
1. Kalıtım ya da tıbbi kader: Nasıl elimiz, kolumuz ana, baba, ataya benziyor ise beyin çalışma özellikleri de öyledir. Olaya kişi değil de toplum olarak baktığımızda, geçmişin irdelenmesiye ilgili olarak Emre Kongar’a ihtiyaç olacaktır.

2. Eğitim ve yetişme tarzı: Yukarıda örneklerden birini yaşayan çocuk babasından arsızlığı, sorumsuzluğu, bencilliği öğrenerek beynini o şekilde eğitecektir. Yaşayarak öğrenilen olay ve durumlar beyindeki hafıza merkezine kaydetmeyle, gerek olduğunda hatırlayıp duygu, düşünce ve davranışlarına yansıtma olayı, beynin ve insan hayatının temel özelliklerinden birini oluşturur. Daha bebek iken bellek dolmaya başlar. Beynin çalışma özellikleri açısından en son gelişmesini tamamlayan bölgesi, beyin ön bölgesidir. Bu durum 20’li yaşlara kadar sürmektedir. Bu nedenle reşit olma yaşı 18’dir. (Bence en az 21 olmalı) 21 yaşından önce gençler “delikanlı”dır. Çünkü beyin ön bölge gelişmesi henüz tamamlanmadığından sabır, dikkat, gelecekle ilgili öngörüde bulunma, duyguları ifade etme ve anlama, sağduyu, empati, karar verme, ayrıntılı düşünme gibi özellikleri tam olarak gelişmemiştir. Bu nedenle kızlar reşit olmadan önce evlenemezler. Bunun aksine davranış olsa olsa beyin ön bölgesi duyarlılığı olan babaların işidir. Akraba evliliğinden sakat doğum oranının arttığını bilmesine rağmen buna karar veren bir beyin, hatalardan ders çıkartamadığı, gelecekle ilgili öngörüsünün olmadığı gerekçesiyle, duyarlıdır.

“Konu-komşu, elalem neder ?” “Ben oğlunu-kızını bilmem ne yaptırıyor dedirtmem” Aman oğlum yüzümüzü kara çıkartma” Bunlarla büyüyen bir çocuk gelecekte de bu düşüncelerin esiri olacaktır.

Düşünce jimnastiği ile örnekleri binlere ulaştırabiliriz. Sonuçta çocuklar ailenin ve toplumun aynasıdır. Beyin ön bölge gelişimi tamamlanmadığından dolayı çocuklardaki duygu, düşünce ve davranışların yaşına uygun olup olmadığı şeklinde değerlendirilir, yetişkinlerle kıyaslamaz. Babada yetişkin tipi dikkat eksikliği olan çocuk (araba örneğinde olduğu gibi) gördüğü kötü örnekle gelişmekte olan beyin özellikleri etkilenecek, beynini eğittiği bir kötü özellik, diğer özelliklerin de etkilenmesine yol açabilecektir. Çünkü milyarlarca beyin hücresi multi milyarlarca ağ ile birbirlerine bağlıdır ve sürekli ilişki halindedir. Yangın çıkan bir bölgenin etkisi komşulara da sıçrayabilir. Sonuç itibariyle görülen hasar derecesi farklı olabilir. Örneğin çok sabırlıdır ama dikkati azdır. Kolay kolay sinirlenmez ama sinirlenince de öfkesini kontrol edemez. Beyin ön bölgesinin duyarlılıklarını grinin tonlarına benzetebiliriz. Her bir özelliğin tonları farklı olacaktır. Ton farklılıkları sonucu insan kişiliği çeşitlik gösterir. Beyin yapısını göz önüne alırsak, yer yüzünde yaşayan ve ölen tüm beyinlerin tek olduğunu söyleyebiliriz. Aynı yumurta ikizlerinde bile benzerlikleri en çok %99 olabilir.

Oysa fizyolojik çalışma özelliklerine bakıldığında hayvanlarla insan beyni aynı prensiple çalışmaktadır. Beynin tam ortasında yer alan talamus’a, vücuttan ve beynin diğer bölgelerinden gelen bilgiler, burada işlenerek beynin en üst bölümüne gönderilir. Beynin üst bölümünün görev dağılımları farklıdır. Bilgileri alan bölümler, kendi görevleri doğrultusunda alınan bilgileri uygularlar. Böylece vücudun dengeli ve eşgüdümlü çalışması sağlanır. Bir bölge yürümek için kol ve bacakları çalıştırırken diğer bir bölge aynı anda kalbin hızını bu tempoya göre ayarlar. Bu temel çalışma prensibi tüm canlılarda benzerlik gösterir.

Her canlının diğerlerinden ayrılan üstün özellikleri, beynin o özellikle ilgili bölgelerinin farklı yapısından ve çalışmasından kaynaklanmaktadır. İnsanı üstün kılan, beyin ön bölge özelliklerinin daha değişik olmasıdır. Diğer canlılardaki tekamülü insanlar kadar olmadığından, aynı tür içinde olan hayvanlar da farklılıklar gözlenmez. Aynı tür içindeki inekleri birbirlerinden ayıramazsınız. Zebra, zürafa, balıklar da öyle. Kişilikleri farklı olan milyarlarca insanın sahip olduğu bu özellik, beyin ön bölge farklılığından kaynaklanır. Saydığımız ve sayacağımız etkenler, grinin tonlarında farklılıklar yaratır. Bu nedenle Almanlar, Türklerden farklıdır.

Çocuklarda, dikkat eksikliği üzerine yapılan çalışmalarda Almanya da görülme oranı % 3,8, ABD’nde % 8, Birleşik Arap Emirliklerinde %14,9 bulunmuştur. Kozmopolit yapısıyla ABD’ni dünya ortalaması olarak alabiliriz. Bu değerler coğrafik farklılıklar sonucu kazanılan toplumsal özelliklerin yansıması olabileceği gibi diğer toplumsal dinamiklerin de önemli payı vardır.

Almanlar çocuklarını disiplinli yetiştirirler. Kurallara bağlı olarak büyüyen çocukların beyin ön bölgelerinin daha sağlıklı olduğu değerlerden belli olmaktadır. Bu sonuçlarla zengin ya da fakir bir arap ülkesinin medeniyet yarışında Almanları geçmesini beklememek gerekir.

3. Anne karnında gelişen sorunlar bebeğin beynini etkileyebilir.

4. Doğum sorunları.

5.Çocukluk dönemi ateşli hastalıkları ve diğer beyni etkileyen durumlar.

6.Aşılar: Nadiren deli dana hastalığına yol açabilen aşıların beyni biraz da olsa etkileme riski yok mudur ?

7. Kafa darbesi: 50 km sabit hızla giden aracın ön koltuğundan kemeri bağlı bir biçimde oturan kişi, aracın aniden durması ya da çarpıp durması sonucu bedeni duracak, kafası duracak ama beyni duramayıp kendi kafatası içine çarpacaktır. Dikkat edin, kafaya dışarıdan gelen bir darbe yok. Olay sonrası bir an şaşkınlık yaşanacak ve bir şey olmadığı sonucuna varılacak. Ya da hastaneye gidilip beyin tomografisi çekilecek ve kazanın ucuz atlatıldığı düşünülecek.

Ani fren ya da çarpma sonucu beyin ön bölgesi ve ardından beyin arka bölgesi, ivmeli hareketler sonucu, aldığı hasar nedeniyle duyarlılık gelişmesine neden olacaktır. Duyarlılık beyin çalışmasıyla ilgilidir. Bu nedenle tomografi ya da MRI da görülmez. Duyarlı olan beyin yaşanan günlük streslerin etkisiyle duyarlılığı daha da artacaktır.

3 ay içinde ya da daha sonraları başlayan isteksizlik, çabuk yorulma, iştah değişiklikleri, tembellik, dikkati verememe, baş dönmesi, baş ağrısı, bel, boyun, sırt ağrıları, aşırı sinirlilik-gerginlik hali belki de doktor doktor gezmeye, gereksiz tetkiklere neden olacak, strese stres katacaktır. Bu arada uygulanan gereksiz ilaç tedavileri, duyarlılığın daha da artmasına yol açabilecektir.

Burada 2 önemli konu var.
1.Kafa darbesi ya da diğer nedenlerden dolayı beyin duyarlı hale gelmiştir. Duyarlı çalışan beyin stresten daha kolay etkilenecektir. Stresin asıl etkisi duyarlı beyinler üzerinedir. Stres altında yakınma yaratmayan beyin iyi çalışan beyindir. Her strese giren insan da yakınma bu yüzden ortaya çıkmaz. Stresin etkisi hem stres şiddetine hem de beyin ön bölge duyarlılık derecesine göre değişir. Sinirsel ya da psikolojik olarak tabir edilen yakınmaların nedeni beyin duyarlılığıdır.

2.Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarda beyin ön bölgesinin diğer beyin bölgelerini yönettiği belirtilmiştir. Bu nedenle bu bölgenin duyarlı olması sonucu vücudun çalışmasını kontrol eden beyin merkezlerinin çalışması bozulacak, bir çok hastalığın gelişmesinde beyin ön bölge duyarlılığının önemli etkisi olacaktır.

Hipotalamus, beyin orta yerinde yer alan, vücudun çalışmasını kontrol eden yapıdır. Verdiği emirler hormonal ve sinirsel yollar aracılığıyla tüm bedene ulaşır. Talamus aracılığıyla vücuttan ve beyin ön bölgesinden gelen bilgiler doğrultusunda çalışmasına yön verir. Kalbi yavaşlatır ya da hızlandırır. Damar içinde yer alan kasları kasarak ve gevşeterek tansiyonu ayarlar. Karaciğer çalışmasını düzenler. Kadınların regl olmasını sağlar. Mide asit salınımını, barsak hareketliliğini kontrol eder. Solunum yollarını kasar , gevşetir. Mesane çalışmasını düzenler. Tiroid bezini kontrol eder. Yağ, kemik ve kas dokularının çalışmasını düzenler.

Hipotalamusun düzenli çalışmasıyla homestaz sağlanmaktadır. Çalışmasının bozulmasına allostaz denir. Hastalıkların temel nedeni ise allostatik yüklenmedir.

Sonuç olarak beyin çalışması bozulan insanlar hasta olurlar. (kazalar, zehirlenmeler haricinde) Vücudun patronu beyindir. Beyin gözardı edilerek hastalıkların düzeltilmesini sağlamak be nedenle anlamsızdır. Günümüzde kullanılan ilaçlar ve diğer tedavi yöntemleri nedene değil sonuca yöneliktir. Tansiyon yüksekliğini, tansiyon düşürücü ilaçlarla tedavi edemezsiniz. Kolesterol yüksekliği, guatr, astım, mide ülseri, regl düzensizlikleri, epilepsy, migren, dikkat eksikliği, depresyon, panik atak vb.. hastalıkların gerçek tedavisi, beyin duyarlılıklarını düzeltmekle mümkün olacaktır.

Beyinde yer alan duyarlılıkları az ya da çok düzeltebilen tüm yöntemler bu açıdan önemlidir. Ancak çok faydalı bir yöntem bile olsa, sektörel açıdan destek görmezse ve önünde bu yönteme engel büyük sektörler olursa, doktor ve hastalara ulaşımı engellenir.

ABD’nde doğan ve son 30 yıldır yaygınlığı giderek artan nöroterapi yöntemiyle beyin duyarlılıkları önemli ölçüde tedavi edilebilmektedir. Nöroterapi aletiyle sağlanan tedavi, sermaye değil emek gerektirmesi nedeniyle gelişimi çok ağır bir biçimde gerçekleşmektedir.

Dr Güçlü Ildız
Nöroloji Uzmanı

Leave a Reply

%d blogcu bunu beğendi: